Şehrin içindeki halk müziği
Daha önce çeşitli film ve diziler için şarkılar yapan Kırıka’nın ilk albümü Kaba Saz yayınlandı. 12 şarkıdan oluşan albümde Ege Denizi’nin, lodosun ve çiftetellilerin tadını almak mümkün
Kara kültürüne ve onun eğlence anlayışına teslim olmaya başlayan Türkiye’de, insanların unuttuğu deniz kokusunun peşinde olduğunu söyleyen Kırıka’nın sonunda Kaba Saz adlı albümü çıktı. Daha önce Organize İşler ve Dondurmam Gaymak gibi filmlerdeki Pireli Sirto ve Hicazkâr Zeybek parçalarıyla tanınan Kırıka 2000’de kurulmuş.
Kırıka’nın miladı aslında tam olarak 2 Ocak 2000’ye dayanıyor. Salih Nazım Peker, Sarp Keskiner, Cem Devrim Akdoğan ve Orçun Baştürk tarafından kurulan Kırıka, 2001’de İstanbul ve Saraybosna’da konserler vermiş. Geri kalan bütün zamanlarını repertuar çalışmalarına ayıran Kırıka 2000-2003 döneminde, Sarp Keskiner’in gruptan ayrılması ve Cem Devrim Akdoğan’ın hayatını kaybetmesi üzerine kadro değişimi yaşadı. 2004’te Akdoğan’ın yerini alan ve grupta perdesiz bas gitar çalan Hasan Devrim Kınılı ile yoluna devam eden grup Yabancı Damat dizisinin ilk versiyonu için müzik yapmaya başladı. Grupta şu anda ney ve trombonda Murat Ferhat Yegül bulunuyor.
Buram buram Ege ve İzmir kokan Kırıka, kendi deyimiyle “Gelenekten gelen şarkıları bir müzeci gibi yorumlamaktan çok gelenekten beslenip, bugünün şarkılarını yaratmaya çalışıyor.” Albümdeki şarkılarının adlarına bakınca da zaten grubun hissiyatı kolayca anlaşılıyor; Rast Zeybek, Sonbaharda İzmir’e Özlem... Ayrıca grubun MySpace sayfalarındaki Yağ Satarım Bal Satarım yorumu da dinlenmeye değer.
Egeliler ve birçok İzmirli için pek çok anlam ifade eden açık hava, deli lodos, zeybekler, çiftetelliler, rakı ile esrimek ve dans etmek Kırıka’nın müziğinin ruhuna yansıyanlar aslında.
Kırıka’nın beslendiği kaynak ise 1800’lerin sonlarından 1960’lara kadar İstanbul, İzmir, Selanik gibi Osmanlı İmparatorluğu’nun kozmopolit şehirlerinde ortaya çıkan ve özellikle meyhanelerde yaşayan “şehirli halk müziği” olmuş.
Kırıka bu etkileşimi şöyle anlatıyor: “Bektaşi nefeslerinin rindaneliğini, oyun havalarının hovardalığını, Karagöz-Hacivat müziklerinin çocuksu-neşesini, yeniçeri kahvehanelerindeki kabadayı hallerini, rembetikoların külhaniliğini, kantoların hafif meşrepliğini ve içli sevda şarkılarının hüznünü içinde barındıran bu kalender müzik o eski zamanlarda kâh bir Rum hatunun sesinden, kâh Urfalı bir gazelhanın nağmelerinden, kâh İstanbullu bir beyefendinin nidalarından yükseliyordu. Kırıka, mayasını işte buralarda buluyor, ruhu kırıklık... Yani şehirli olmanın ortaya koyduğu melez olma durumu.”
Bağlama, cura, elektro saz, abdal sazı, cümbüş, lavta, buzuki ve tzouras gibi birçok müzik aletini kullanan Kırıka’ya bu 12 şarkılık albümünde katkısı bulunan müzisyenler ise şöyle; Sarp Keskiner, Tolga Akşit, Stelyo Berber, Gevende’den tanıdığımız Okan Kaya ve Ahmet Kenan Bilgiç, Deniz Coşkuner, Özgür Yılmaz, Şenol Örsçüler, İsmet Örsçüler, Yıldırım Doğanay, Çetin Erlik, Sinan Sakızlı.
(Taraf Gazetesi)
Labels:
Taraf Gazetesi